Başka bir yere girdiğimizde, bize ait olmayan, herhangi bir aidiyet hissetmediğimiz, bütün objelerin başkalarının olduğu, bilmediğimiz seslerle dolu, hangi konumda hissederiz kendimizi? Dışarda gibi mi? Rahatça eleştirebileceğimiz bir yerdeyiz sanki... Kimse de karışmaz ve eleştirdiğimiz için bizi eleştiremez... Bu durumda rahatça yerin dibine batırabiliriz mi? Bütün sinirimizi, öfkemizi, kinimizi, nefretimizi çıkartabiliriz bu yerden, bu yerde olup bitenden... Bu bize ve karşımızdakine ne katar... Paylaştıkça büyür mü o leş enerji? Benim gibiler aldırmamayı ve gittikçe "numb" olmayı seçiyor bunu biliyorum... Hissizleşme böyle böyle oluyor zaten, sevmekten kaçarken değil, etraftaki nefretten kaçarken.
top of page
ELIF CIFTCIOGLU
Son Yazılar
Hepsini GörKimse kusura bakmasın ama bu ülkenin topraklarında yaşayan insanların bu içsel tokluğuna, meraksızlığına hiç ama hiç inanmak istemiyorum....
Sanat takipçisi miyim emin değilim, çünkü çok görmek istediğim bir sanatçı olmadığı sürece pek sergi gezmiyorum. Hele de sergi için...
Bir anlamı sabitlemenin ne kadar mümkün olmadığına şahitlik ediyorum, eser üretmeye devam ederken. Her gün yeniden doğmak gibi, her gün...
bottom of page
Komentarze