Bir zamanlar çok huzursuz bir dünya vardı, eğitimsiz, aç ve kızgın insanlarla doluydu yeryüzü... Senelerce okumuş olanların da ne diploması soruluyor ne de ne okuduğuna bakılıyordu. Daha çok konuşup, bağırıp çağıranlar çok üst seviyede pozisyonlarda çalışıyor, aklı selim, sakin sessiz insanlar, sekreterlik, temizlik, hademelik gibi pozisyonlara uygun görülüyordu. Bu birden olmuştu; bu bir devrimdi. Kaba kuvvetle bütün iş yerlerinde, çok organize bi şekilde devirmişlerdi çalışkanları. Ne tecrübeniz, ne deneyiminiz, ne, ne bildiğiniz ne de ne düşündüğünüz... hiçbirinin önemi yoktu. Bilgi tehditti, iyi niyet tehditti, potansiyel tehditti. Sadece kullanılabilir olup olmadığınızın önemi vardı; mühim olan ezebilmekti. Karşısındakini daha çok ezebilenler yükseldikçe yükseliyordu. Kibirli insanlar kendilerine en yüksek değeri biçip, kendilerini herkesin üstünde görüyorlardı. Yaltaklananlar söz sahibiydi, kendi fikri olanlar ise fikrinin asla duyulamayacağı bir köşede, fikrinin hiç ortaya çıkamayacağı bir şekilde hayatına devam etmek zorundaydı. Çok yazıktı doğrusu... Bundan kurtuluş da yoktu.
top of page
ELIF CIFTCIOGLU
Son Yazılar
Hepsini GörKimse kusura bakmasın ama bu ülkenin topraklarında yaşayan insanların bu içsel tokluğuna, meraksızlığına hiç ama hiç inanmak istemiyorum....
Sanat takipçisi miyim emin değilim, çünkü çok görmek istediğim bir sanatçı olmadığı sürece pek sergi gezmiyorum. Hele de sergi için...
Bir anlamı sabitlemenin ne kadar mümkün olmadığına şahitlik ediyorum, eser üretmeye devam ederken. Her gün yeniden doğmak gibi, her gün...
bottom of page
Comments