top of page

Sanatçılar ve toplum arasındaki farkın çok açık olması, o toplumun o sanatçıyı ne kadar kaldırıp kaldıramadığıyla ilgili olabilir. Yapılan sanat neden hissedilmek ve beğeni uyandırmak yetmez de sanatçıya hayranlık duyulmasına sebep olur anlamıyorum. Birçok müzisyen/sanatçı, oyuncu/sanatçı beğenirim çocukluğumdan beri ergenliğim dışında hiç hayranlık duymadım. Hep hayatlarını neler yaşadıklarını merak edip izlemişimdir. Üstelik bu insanlar benim yapabileceğim yetilerden çok daha üst düzey yeteneklere sahipler.


Rock'n Roll un, Blues'un ilk çıktıkları zaman ne kadar tepki çektiğini hepimiz biliyoruz. Konservatif kesim her şekilde "aşırı" buldu bu müzik çeşitlerini. Dinleyenleri de aşırı buldular. Ve hatta "entelektüel" olmak isteyen kesim eleştiriler yazdı, yerin dibine soktu, kendi jargonlarıyla kırdılar geçirdiler. Birkaç dürüst yazar, eleştirmen, gazeteci hariç genel medya nasıl hoşlarına gidiyorsa öyle konuştular bu alışılmadık tarzlarla... Hala günümüzde kendi sesi olan, alışılmışın, ana akımın dışına çıkan ama naif insanlarla dalga geçiliyor, aşağılanıyor, bir şekilde şevkleri kırılmak isteniyor. Ve üstten, toplumun da anlayamayacağı diller kullanılarak akademik olmayan ama akademikmiş gibi yapılan trend konuşma tarzları oluşturuluyor. Kimse kendisi gibi değil. Bu yüzden de insanalar birbirlerine ve en çok da kendilerine yabancılaşıyorlar. Sonra da yabancılaşma hakkında ahkam kesiyorlar.


Kişisel gelişimin bu kadar tutmasını çok rahat anlayabiliyorum. İnsanlar; alışveriş çılgınlığı, hareketli görüntüler, hızlı iletişim derken kendilerini tanımaya, kendilerini dinlemeye vakit ayıramaz oldular ve hatta kendilerine katlanamaz oldular. Değil başkasıyla içten bir ilişki geliştirmek, kendilerine bile içten davranamıyorlar. Kendisinde sorun olduğunu görmeyen bir toplum nasıl engin denizlere açılacak, ufkunu genişletecek, modernize olacak?

Beraber olduğu insandan daha düşük bir konumda hissettiği için kendini, tüm iç hesaplaşmalarını o yakınlarına yansıtan insanlara bir çift sözüm olacak... Yakınlarınız sizi tahmin ettiğinizden daha çok seviyor olabilir, önce kendinizi sevmeyi öğrenin... Eğer kendinizi daha düşük hissettiğiniz için karşınızdakine sinirleniyorsanız bunun sebebi sizsiniz. Herkes yanındakiyle eşit bir konumda her durumda olamaz. Birbirimizden altlı üstlü farklı olduğumuz durumlar olacaktır. Bunun acısını insanlardan çıkarmak yerine, kendimizi geliştirmeye çalışmalıyız.


İnsanların güvende hissetmek için kontrol edebilme yetisine sahip olmak istemelerine psikolojik açıdan nasıl yaklaşılıyor bilmiyorum ama sanırım bu güvensizliğe dayanıyor. Sanatçılar kontrol edilmeden iş üretebilmeliler. Medeni, duyarlı, düzgün yorumlar yapılabilmeli üretilen işler hakkında. Ama ne yapılmak istendiğini düşünüyorum biliyor musunuz? STK lar herşeyi süzgeçten geçirebilecek yeni yazılı olmayan 'etik' anlayışlar geliştirerek, büyük patronlar her yere kameralar yerleştirerek ve muhteşem algoritmalarla insan davranışları hakkında istatistikler edinerek, devlet adamları bombalar yerleştirerek sahip olabildikleri kadar insanlar üzerinde kontrol sağlamaya çalışıyorlar. Bilmedikleri en ufak bir şeyi tehdit algılıyor ve korkuya kapılıyorlar. Hemen önlem alınması gerektiğine dair bir refleks geliştirilmiş durumda insanlık tarafından. Kökünden çözüm kimsede yok denecek kadar az, ya da bunun düşünebilenlerin sesleri bastırılıyor, duyulmuyor.


Her birey özgür olabilmeli, en azından özgür hissedebildiği anlar çokça olmalı. Her an sınırlamalar, baskılara dayalı algı geliştirilmesi hoş değil. Buna başka yöntem gerekli. Bu güç mücadelesini bırakıp gerçek olabilecek ütopyalar, vizyonlar ele alınsa bana kalırsa daha iyi olur...

bottom of page