top of page

Kendini güvende hissetmek kadar hayat kalitesini etkileyen çok az şey var. Tabii açlık, tokluk, sağlık koşullarını bir kenara bırakıyorum. Kendini güvende hissetmeyen insan zor konuşur, konuştukları oraya buraya çekilsin istemez... Hele de hassas biriyse bazen sesi zor çıkar, içi sıkılır etraftaki kem gözlerden. Ne işim var burda der içinden ama orda olmak zorundadır. Hayat koşulları... Geçecek bu da geçecek der. Etrafındakilerin asla anlaşamayacağı insanlar olduğunun farkındadır. Her hareketleri, nerdeyse her sözleri sahtedir, sahteliğe o kadar alışmışlardır ki artık oynadıklarının kendileri bile farkında değildir. Bu aralarındaki kişinin, adapte olamamış olduğunu düşünürler, zamanla alışır bize derler... Oysa zamanla alışılacak bir durum yoktur, en başından her hareketinin gözlemlendiğinin ve bir bit yeniği arandığının farkındadır. Ne eğlenebilir, ne düzgün sohbet edebilir, içine kapanır, kapanır, kapanır... Güven duymamıştır. Güven duymadığı halde bangır bangır konuşabilseydi hiç tutunamayacağının farkındadır.


Son Yazılar

Hepsini Gör

yavan

Eleştirmek ile yargılamak arasında ince bir çizgi olsa içim yanmayacak. Aralarındaki farkı algılamak için entelektüel olmaya da gerek yok. Bir kanıya varmak içinse derin düşünebilmek gerekiyor, gözüne

diyanet mi kıyamet mi?

Dini yaymak peygamberlere atfedilmiş bir görev değil miydi? Siyasetçilerle peygamberler görev değişikliği mi yaptı? Devleti yönetmesi için diyanete mi başvuralım?

görünenler ve yaşananlar

Barış, sevgi, dostluk, çevre duyarlılığı sayesinde başlayan insancıl bir eylemin, aşırı tutkulu, fanatik taraftar zihniyetinde, kişisel hayatlarında duydukları tüm siniri nefreti kusmak için yer araya

bottom of page