top of page

Güncelleme tarihi: 13 Şub 2023

Sosyal hayatlarını, evlerini, barklarını, gittikleri yemekleri; özel dediğimiz hayatlarını sosyal medya da paylaşan ahali... Sizi takip etmiyorum, takip edilmenizi önermiyorum, paylaşımlarınızı insan sağlığı ve toplum sağlığı açısından tehlikeli buluyorum... Niyetinizi bilemem, 'eş-dostla paylaşıyım istedim' de olabilir, 'biz de dostlarla varız' gibi bir kükreme de olabilir ancak görsel dünya üzerine iş üreten, çalışan, okuyan, araştıran bir sanatçı olarak şunu söyleyebilirim ki... Kadrajlarınız, karşıya direk ilettiğiniz mesaj; 'beni izleyin', 'beni röntleyin'. Bundan aldığınız tatmini anlamak istemiyorum nitekim psikolog değilim. Birbirinizi gözetlemeye meraklı olmanıza ve karşınızdakini gözetler pozisyonunda bıraktığınız fotoğraflar paylaşmanıza da hayret ediyorum.

Hayal gücü geniş olan çoğu insan düşünmüştür bunu, ya da görmüştür resmedildiğini. Balıkların uçtuğunu kuşların yüzdüğünü... Hayal etmesi en zevkli şeylerden biridir. İk aklıma geldiğinde bir balığı uçarken resmetmek, henüz bir örneğini görmemiştim ve fikre aşık olmuştum, sanırım sene 2011'di, özgürdüm, kendi işimi yapıyordum... Hala da bayılırım bunu düşünmeye... O yüzden ufuk çizgisine bu kadar takıldım sanırım. Bir çizgiyle ayrılan gök ve yer bütün yetileri etkiliyor. Kanat yerine solungaç sahibi olmak gerekiyor... İnsanlık hem yerde hem gökte hemde denizde özgürce yaşayabiliyor olsaydı, (yüzen, uçan, yürüyen) daha çok keyif alıp daha az hırslı olur muydu aceba?

Kendini güvende hissetmek kadar hayat kalitesini etkileyen çok az şey var. Tabii açlık, tokluk, sağlık koşullarını bir kenara bırakıyorum. Kendini güvende hissetmeyen insan zor konuşur, konuştukları oraya buraya çekilsin istemez... Hele de hassas biriyse bazen sesi zor çıkar, içi sıkılır etraftaki kem gözlerden. Ne işim var burda der içinden ama orda olmak zorundadır. Hayat koşulları... Geçecek bu da geçecek der. Etrafındakilerin asla anlaşamayacağı insanlar olduğunun farkındadır. Her hareketleri, nerdeyse her sözleri sahtedir, sahteliğe o kadar alışmışlardır ki artık oynadıklarının kendileri bile farkında değildir. Bu aralarındaki kişinin, adapte olamamış olduğunu düşünürler, zamanla alışır bize derler... Oysa zamanla alışılacak bir durum yoktur, en başından her hareketinin gözlemlendiğinin ve bir bit yeniği arandığının farkındadır. Ne eğlenebilir, ne düzgün sohbet edebilir, içine kapanır, kapanır, kapanır... Güven duymamıştır. Güven duymadığı halde bangır bangır konuşabilseydi hiç tutunamayacağının farkındadır.


bottom of page