top of page

Uzuuunca yazayım da rahatlayayım diye düşünerek açtım sayfayı. Googollar; aylardır aklımı, günlerimi, anlarımı meşgul ediyor. Bütün düşüncelerim bir şekilde googollara bağlanıyor. Şu anda düşünebildiğim kadarıyla yazmaya çalışacağım...


Mayıs 2023'te bir karganın balkonumda kedim Dodi'ye atarlanmasıyla somutlaştı düşüncelerim. Karga, Disney'in çizgi film Uyuyan Güzel'indeki Maleficent'ı anımsattı bana. Derken melekler, kitaplar, başlangıçlar, bitişler, melekler, tohumlar, kanatlar, bir dolu sihirli diyar kelimelerinin içinde buldum kendimi. Araştırdım, düşündüm, taradım, çizdim. Sihirli objeler tasarladığım Magija için yaptığım nazarlıklar da aklımın bir köşesindeydi heralde ki nazar boncuğuna benzer göz bebeklerini hareket ettirirken buldum kendimi. Atom parçaları gibi olduklarını hayal ettim, atomların nasıl hareket ettiğini bildiğimden değil. Kendi hayal dünyam içindeki, kendi yer çekim ve çekim kuvveti yasalarım içinde.


Seriler serileri, teknikler teknikleri takip etti. Bir benim nasıl algıladığım bir de izleyicinin nasıl algılayıcı düşündürüyor ara ara da olsa gereksiz yere. Ya gerçek bomba algısıyla bakılırsa...? En olmasını istemediğim şey. Yaptığım işin bir çizim olduğu, üstelik de çizgi filmleştirdiğim bir üslubum olduğu gözden kaçarsa ve istemediğim varsayımlar yapılırsa... Bu beni çok rahatsız eder. Biraz ukalaca olacak ama, izleyicinin de kültürsüzlüğüne işaret eder, ama bunun için ben onları suçlayamam, keşke onlar da beni kendi varsayımları yüzünden suçlamasa...


Googollar uzaylı karakterler, yer bulma çabası, aidiyet, taklit etme, dalga geçmek, yanlış anlaşılmak, yabancı, bizden, sizden, beraberlik vs bir sürü konuya değindim... Sergi gelecek umarım... O yüzden sadece içimi dökmek maksadıyla yazdım. Meraklıları sergiye beklerim vakti gelince. O zamana kadar havlu alarak projeye destek olabilirsiniz... Sevgiler...




Sanatçılar ve toplum arasındaki farkın çok açık olması, o toplumun o sanatçıyı ne kadar kaldırıp kaldıramadığıyla ilgili olabilir. Yapılan sanat neden hissedilmek ve beğeni uyandırmak yetmez de sanatçıya hayranlık duyulmasına sebep olur anlamıyorum. Birçok müzisyen/sanatçı, oyuncu/sanatçı beğenirim çocukluğumdan beri ergenliğim dışında hiç hayranlık duymadım. Hep hayatlarını neler yaşadıklarını merak edip izlemişimdir. Üstelik bu insanlar benim yapabileceğim yetilerden çok daha üst düzey yeteneklere sahipler.


Rock'n Roll un, Blues'un ilk çıktıkları zaman ne kadar tepki çektiğini hepimiz biliyoruz. Konservatif kesim her şekilde "aşırı" buldu bu müzik çeşitlerini. Dinleyenleri de aşırı buldular. Ve hatta "entelektüel" olmak isteyen kesim eleştiriler yazdı, yerin dibine soktu, kendi jargonlarıyla kırdılar geçirdiler. Birkaç dürüst yazar, eleştirmen, gazeteci hariç genel medya nasıl hoşlarına gidiyorsa öyle konuştular bu alışılmadık tarzlarla... Hala günümüzde kendi sesi olan, alışılmışın, ana akımın dışına çıkan ama naif insanlarla dalga geçiliyor, aşağılanıyor, bir şekilde şevkleri kırılmak isteniyor. Ve üstten, toplumun da anlayamayacağı diller kullanılarak akademik olmayan ama akademikmiş gibi yapılan trend konuşma tarzları oluşturuluyor. Kimse kendisi gibi değil. Bu yüzden de insanalar birbirlerine ve en çok da kendilerine yabancılaşıyorlar. Sonra da yabancılaşma hakkında ahkam kesiyorlar.


Kişisel gelişimin bu kadar tutmasını çok rahat anlayabiliyorum. İnsanlar; alışveriş çılgınlığı, hareketli görüntüler, hızlı iletişim derken kendilerini tanımaya, kendilerini dinlemeye vakit ayıramaz oldular ve hatta kendilerine katlanamaz oldular. Değil başkasıyla içten bir ilişki geliştirmek, kendilerine bile içten davranamıyorlar. Kendisinde sorun olduğunu görmeyen bir toplum nasıl engin denizlere açılacak, ufkunu genişletecek, modernize olacak?

Beraber olduğu insandan daha düşük bir konumda hissettiği için kendini, tüm iç hesaplaşmalarını o yakınlarına yansıtan insanlara bir çift sözüm olacak... Yakınlarınız sizi tahmin ettiğinizden daha çok seviyor olabilir, önce kendinizi sevmeyi öğrenin... Eğer kendinizi daha düşük hissettiğiniz için karşınızdakine sinirleniyorsanız bunun sebebi sizsiniz. Herkes yanındakiyle eşit bir konumda her durumda olamaz. Birbirimizden altlı üstlü farklı olduğumuz durumlar olacaktır. Bunun acısını insanlardan çıkarmak yerine, kendimizi geliştirmeye çalışmalıyız.


bottom of page